8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü kutlanacak bir gün değildir. Bugün, yılın geri kalan 364 günü düşünmekten aciz olduğumuz kadınları, kadınlara yönelik şiddeti, kadın - erkek eşitsizliğini, toplum baskısı altında ezile ezile yerle bir olan insanlığı, ikinci insan olarak görüldüğü toplumda namus ve töre adı altında işlenen cinayetlere kurban edilen, ayıp, günah, sen kadınsın diye bastırılan, mal gibi satılan, özgürlük ve bağımsızlığı elinden alınan kadınlarımızı ve haklarını gözden geçirip - tartışabildiğimiz, kadının zor yaşam koşullarının ele alındığı, kimilerinin de kadının da günü mü olurmuş diyebilme gafletinde bulunduğu asıl ve doğru anlamıyla ' kadınların direniş ve dayanışma günüdür. '
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, 1857 yılında New York'ta, kadın ve erkeğin eşit koşullarda çalışması ve karşılığını alabilmesi adına greve giden fabrika çalışanlarının polis tarafından uğradığı saldırı sonrası çıkan yangında ölmeleri sonucunun doğurduğu bir gündür. Bugünde çevremizde bulunan kadınlara hediyeler almak - ki bu günün anlam ve önemini unutturmak ve geçiştirmek adına oynanan başarıya ulaşmış bir politikadır - ve günü birlik cümleler sarf ederek, geçici tebessümlerde bulunmak, eğreti öpücükler kondurmak yerine kadını ve kadının toplumdaki yerini düşünmek ve neler yapabileceğimizi masaya yatırmak gerekir. Bunun için ne haklarımızın elimizden alınmış olması, ne de kadın olmamıza lüzum yok...
Dünün oldu mu kadın'ım, günün olsun?! Kadınlar ölünüz kutlu olsun! Olmamalı...
Unutmamak gerekir ki bugün bir kutlama, bayram değil aksine haklarını savunan kadınların can pazarıyla kabul bulmuş olan bir direniş günüdür.
İnsan olan ve insanı görebilene, kadın olmasa da kadını bilene... Bir tek gün değil; her gün kadın!