3 Kırmızı rujları ve siyah ojeleriyle; kendi saçlarını gözyaşları arasında yine kendi kesen ve göğsündeki yaralarının kabuklarını soyarak, huzurlu bir hayatın hayali ile her yeni bir güne yastığa akmış makyajlarıyla uyanan kadınlara aşığım.
Basit hayallerden uzakta, duyguları gerçek aşkı ararken ve bu amaçla çıktıkları hayat yolculuğunda; kendini sokakların gerçek yüzüyle karşı karşıya bulan kadınların, öfke ve acıyla doluşan bedenleri, onların en büyük korkusu olmaya başlar. Ve nefret edecek onca neden varken kendilerinden nefret etmeye başlarlar.
Eğer hayatta gerçek olan bir aşk varsa o da; her gece ölümünü dileyen bir hayat kadınının karşılıksız beslediği sevgidir.
Ve bende 2 gün önce tanıdığım bir hayat kadınından esinlendim acının resmini tuvallere boşaltırken. Onunla öğrendim otel odası yalnızlığını, kırmızının şehvet yüklü büyüsünü ve yine ondan öğrendim yıllar boyu yankı bulan ölümün kutsallığını. Bu yüzden hayata ve kadınlara olan bakışım ardı arkasına değişip, uçsuz bucaksız bir bahçeye dönüştü.
Her hüzünlü şarkının sonuna not düşülmeli;
Eğer bir kadının hüznünü paylaşamıyorsan, tam anlamıyla erkek sayılmazsın.....