3 İşte aradığım bu dersin. Kanın kaynar, yüzüne bakmaya doyamazsın. Aradaki mesafeye aldırış etmeden Umutla beklersin. Konuşmaya doyamazsın. Yazdığı her kelimede mutlu olursun. Saçmalasa bile sana yazdığı için yine mutlu olursun. Ama boşa ümit ettiğini öğrendiğin zaman o yüzündeki salakça tebessümden geriye asık bi surat kalır. Kendi kendine sorarsın. Neden?
3 Keşke, Keşke yanında biraz daha fazla kalsaydım. Biraz daha konuşsaydım susmak yerine, Aptalda şeyler söyleseydim Dinlersin.. Biraz daha duysaydım seni, Az daha görseydim. Ertesi hiçlik olan o son geceyi biraz daha uzatsaydım. Biraz daha kalsaydın bende Akla getirmenin zorlaştığı yüzünü biraz daha öpseydim. Keşke bir tek keşke bile kalmasaydı,Kainatla denk bu boşluğu Göğsümün altına sermeseydin. Herşey öylece kolay olup bitseydi, Nefes alır gibi, Kalır gibi. Y.E
2 Birbirimize o kadar hızlı kavuşuyoruz ki, belki bundan kıymet bilmezliğimiz. Mektuplar da yok oluyor, eski mektuplar ise birer antika... Orhan Veli, Nahitinin gözlerinden hasretle öperken nasıl da gözümüzün önüne getiriyor özlemini. Kendinize dahi olsa, mutlaka mektup yazın. Ömrünüze şahit olsunlar.
2 Her saniye değişen dünyada, insan aynı kalabilir mi? Peki ya, kalmalı mı? Picoult, "Yaşamın seyri aniden değişebilir ki, görünüşe bakılırsa insanın bilinci ve vicdanı için de aynısı geçerli." derken tam da bundan bahseder. Biz yine de vicdanımızı iyilikle besleyelim.Değişmekten de korkmayalım.
44 İnsan konuşmalı bazen. Belkide yazmalı. Sonra sustukça susar hayasız akşamların hüznü. Sustukça büyür içindeki cehennem ateşinden oluşan çukur. Ben sana sustum.