Gerçekten beni bırakıp gitmek mi istiyorsun ?
Yazdığınız mesajlara yorum veya beğeni geldiğinde bildirim almak istiyorsanız ya da diğer kullanıcılarla özel mesajlaşabilmek için lütfen Kayıt olun.
Yeni Instagram hesabımız @bingolitirafcom
5 Ölmeliydim sanırım. O korkuluklarına çıktığım vapurun en üst katından adalara doğru atlamalıydım. Artık yüzebildiğim kadar. Ben o banktan inerken yanlış yapmışım. Şimdi daha da iyi anlıyorum. İnsan ölmesi gerekiyorsa ölmeli. Tıpkı gitmesi gerektiğinde, kalkan ilk otobüse hedef gözetmeksizin binip gitmesi gibi bir gerçek bu da. Çünkü insan bir kere gitmeyince ya da ödemeyince, tekrar aynı şeyi yapacak cesarete sahip olamıyor. Yazık... Gerçekten ne güzel demiş schopenhauer, "insan ziyan olmak için yaratılmıştır."
Neyse, velhasıl kelam, böyle devam edecek. Yüzlerce kitabın üstüne, binlercesi okunacak; kalan kırk küsür il ve yüzlerce ülke gezilecek; ikinci üniversite, yüksek lisans derken kültürlenilecek, belki bir köpek... Bir de moda'da deniz kenarı bir ev, ya da kütük bir dağ evi. Tek kişilik bir düzen hayalim...
Belki biraz dindirir gelecek yaşantımda kurmak istediğim huzur ortamı.
Bu arada; neredeyse çeyrek asırlık hayatımın, benim, benliğimin, ruhumun, zihnimin böylesine lime lime oluşunda emeği geçen herkesin "......"
5 Bende bir problem var sanırım, böyle deniz tekin şarkısı gibi, ama öyle de güle oynaya söylenip geçilecek türden değil. Hani böyle karıncalar var ruhumda, kurtlar. Sürekli yiyorlar içimi. Güçlü kalamıyorum. Olmuyor, yerçekimi diğer insanlardan daha çok çekiyor beni sanki. Bedenimin yaralarından ruhum akıyor, ya da ruhumdan arta kalanlar... İ̇rin. koyu, iltihaplı, sarı. Sarı olunca mı mikrop atıyordu vücut?
7 Duvarlarım soğuk. Kafamı her kaldırdığımda, tavansız zihnimden, ruhumun yıldızlarını görüyorum. Bir şeyler var orada bir yerde. Var gibi, ama görünmüyor. Belki de ben göremiyorum. Karanlık... Dizginleyemediğim ruhumun karası her geçen zaman, azar azar, ilerliyor zihnime. Tutamıyorum. Sesim çıkmıyor. Ağlamak istiyorum. Nefesimi vermekten korktuğum için yapamıyorum. Sırtımdaki yükler çok ağır. Ruhumun ipleri öyle bir kör düğüm ki, benim dahil, kimsenin tırnakları bunları çözebilecek kadar sağlam değil.
8 boynunda bir yer vardır, ben bilirim
ne zaman oradan öpsem,
değişir gözlerinin rengi
yanar dudakların, terler avuçların
dökülür kapkara aydınlık gibi
omuzlarına saçların
gitgide artar kalbinin vuruşları
bir musiki halinde dünyamı doldurur
ansızın bütün sesler kesilir
zaman durur
bir baş dönmesi başlar o en yükseklerde
her gün seninle yeniden var oluruz
eriyip kaybolduğumuz yerde...
6 Ben senin sokağına ulaşamam dardayım..
14 "Bir sigara yak. Hatırla beni. Beraber bir sokağa kalp krizi geçirtmiştik seninle. Bir bardak daha iç. Hatırla beni. Anısı biz olmuştuk bu şehrin. Gülümse sonra. Hatırla beni. Bir mahalleye aynı anda sigara yaktıracak kadar güzeldik o akşam. Sonra beni de s*ktir et. Hatırla bizi. "
15 Yağmur yağıyor Olric, ıslanıyor etraf... Ağlasak kimse anlamaz değil mi?
13 Fakat.. Bazı acılar öyle ağır ki..
19 Söyle ay doğmadan düşmesin yaş gözüme..
Söyle gökyüzüne O nerde..
17 Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne - üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının... Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.