İtirafıma İngiliz dili ve edebiyatı başlığıyla yazıyorum ki diğer itiraflardan eksik kalır bir yanı olmasın . Evet ingiliz dili (iö) son sınıfta E.... adında biri var inanın tam 3 yıldır onun sayesinde okula devam ediyorum ve geçiş yapmıyorum. Her neyse... Bundan tam 3 yıl önce bekleyen herkesin küfür ettiği rötar yapmış bir trenin, kimseye yaranamayacağını bile bile bir an önce gara ulaşmak için terleyen makinistinin yasak olduğunu bilmesine rağmen yaktığı ilk sigara kadar yalnızdım. Yalnızdım derken kesinlikle yanlış anlamayın. Aksine dünya kadar kalabılık biriyim. Yani etrafımda samimi olduğum kız ve erkek arkadaş sayısı bir bölümün mevcudu kadar diyebiliriz. Böyle bir zaman da ingiliz dilindeki bu E...'den o kadar etkilendim ki anlatamıyordum gerçekten ama bugün anlatıyorum. Bunu çapraz takibe aldım, rahatsız etmeden farkettirmeden sürekli takip etmeye başladım bikaç defa konuşmak için ona doğru hareket etmeye başladıysam bir türlü o atmosferi bulamadım. Birde aşık olduğumuz zaman şaşkın şabalak hareketler yaparız ya ( pis sokak hayvanlarını şefkatle okşamak, günde on beş saat telefonla konuşmak, sokak ortasında tek başına yürürken kendini salak salak gülümserken yakalamak v.s.) . Meğer bunlarda bizim hiç kabahatimiz yokmuş. Aşık olduğumuzda gösterdiğimiz dengesiz davranışlarımızın sebebi, vücudumuzun salgıladığı feronom maddesiymiş! Aşk,vücutta feronom maddesinin salgılanmasıyla başlıyormuş. Aşkın kokusu olarak tanımlanan bu madde, beynin ilgili bölümlerini uyarıyor ve aşk doğuyor akabinde de biz sapıtmaya başlıyormuşuz. Feronoma "aşk hormunu" da deniliyormuş. Bunu E...'i gördükten birkaç hafta sonra bende oluşan değişim sonucu gittiğim psikolog dedi bana. Çok şey planladım hediyeler alıp vermedim Kısaca hiç konuşmadım....... Şimdi aradan 3 yıl geçti ikimiz de son sınıfız 1-2 ay sonra mezun olacağız bu geçen zaman içerisinde saç tellerinin kokusunu içime çekecek kadar çok yaklaştım ona ama konuşamadım.... Onu her gün gördüğümde fiziksel yapım ve davranışlarım değişiklikler oluşmaya başlıyor kalp çarpıntısı, gözlerin parlaması gibi değişiklikler oluyordu. Ben 1. Öğretim olmama rağmen onu ders bitimine kadar b blokta saatlerce beklediğim gün sayısı beklemediğim gün sayısından fazla. Evine kadar takip bile ediyordum. Ama artık bu anlattığım hastalığın kanseri oldum. Ölmeden sana karşı duygularımın tercümesini yapmanı öneriyorum. . Anlatılacak o kadar çok şey var ki başıma gelenler falan şimdi anlatmaya kalksam lisans tez konusu olur. Ey E... yetmez mi gayri ?
anonim_bay
0
Onu tarif etmek için, güzel, zarif ince, sarışın, esmer, şahane gibi sözcükler kullamak haksızlık olur. Onun için, bu dünya dışından gelmiş kadar değişik, bir kuyruklu yıldız kadar etkileyici, iyi pişmiş kahve kokusu kadar tiryakilik yaratıcı, gezegene yalnız yollandığı için eşsiz, bir ipekböceği kadar dikbaşlı denildiğinde bir şeyler söylenmiş sayılırdı ancak. dingin ve içe sinmiş bir güzellikti onunkisi. asıl önemlisi beni bir manyetik alana çeker gibi güçlü etkisi ve çok hoş oluşuydu.. Çok fazla uzun boylu değil boyu normal, gözleri çok az çekik, ve antalyalı sanırım