0 Korku gerek tenlere etim kalbur
Deşer bakışın kıyar da kıyar
Korku gerek reca gerek
Yanlış anlaşılmış olabilir
Sesini duyuyorum kendimin/kelimeler kendinden emin değil
Yanlış anlaşılmış da olabilir
Aklım başımda mı! Değil
1 Selam gençler bugün Üniversite halı sahada 5-6 aboneliğimiz var yalnız rakip yok takımı olan arkadaşlar yorum atsın
0 Bugün 12 .00-12.30 sularında üniversitenin önündeki durakta arkadaşıyla otobüs bekleyen hanımefendi, sizi bir daha görmek ümidiyle 😊😎 yeşil kabanlı , arka beşli cam kenarı ee daha ne diyeyim :)
1 İnsanlara olan inancımı yitirdim bunu geri getiremezsin Albırt.
12 Siz Yaşadıklarınızı aşk zanetmeye devam edin, ben bir sigara içip geliyorum . . . ! 😂😂😂😂
0 MYO 1 Bahçe tarımı beyaz montlu sarışın güzel kafanı kaldırıp fark et artık beni :/
2 İngiliz dili edebiyatı okuyan D.bakır lı birlikte yolculuk yaptığım arkadaşım sen bana peygamberler neden hep ortadoğuya gönderildi diye sordun bende seni bulmak zor olacak düşüncesiyle burdan yazdım ...
Cvp:İnsanlığın ilk atası olan Hz. Âdem (as), Havva validemizle bugün Mekke yakınlarındaki Arafat Dağı yakınlarında buluşmuşlardır. İnsan neslinin çoğalması da yine bu civarda başlamıştır. Hz.Adem ve Hz Nuh arasında çok peygamberler olmasına karşın onlarda Arap yarım adası Mezopotamya ve Akdeniz havzası bölgelerine gönderilmişlerdir. Zaten peygamberler insanlara ve insanlığın toplu olarak bulunduğu bölgelere gönderilmiştir. Çünkü, insanlık hep bu bölgelerde yaşıyordu. Peygamber kıssalarından, tefsirlerden ve İslâm tarihi ile ilgili eserlerinden öğrendiğimize göre, Hz. İsa (as)'a kadar, insanlık başta belirttiğimiz bölgelerde yaşıyordu. Zaten o zamanlar insanlığın nüfusu birkaç yüz milyon denebilecek kadardı. Bunun için dünyanın her tarafına yayılma, dağılma ihtiyacı da yoktu. Ne zaman ki, dünya nüfusu kalabalıklaştı, ondan sonra Avrupa ve Asya içlerine kadar yerleşilmeye başlandı. peygamberler sadece Arap milletine gelmiş değildir. Bir kere Kur'ân'ın dışındaki semavî kitaplar İbranî dilinde gönderilmiştir. Hz. Yusuf ile Hz. Musa'nın kavmi bugünkü Mısırlılar ve Kıptîlerdi. Şam, Irak ve diğer bölgede yaşayanların hepsi Arap değildi, farklı milletlere mensuptular. Pek çok peygamberin İsrailoğullarına geldiği düşünülürse, peygamberlerin ekserisinin Araplara gelmediği gerçeği ortaya çıkar.Bilindiği gibi, Amerika'nın bir yerleşim bölgesi haline gelmesi iki yüz küsur senelik bir meseledir. Amerika'nın keşfinden önce yerliler varsa da, onların oraya hangi asırda gittikleri bilinmemektedir. Hz. İsa (as) ve İslâm'ın çıkışından sonra olmadığı ne malûm! Bundan da onların atalarının bir hak din ve bir peygamber tebliği duymuş olmaları gerekir.("Biz bir peygamber göndermedikçe hiç kimseye azap etmeyiz." (İsrâ, 17/15))
3 Sorma, bu aralar çok yalnızını! Dün gece yorgundum. Yatağıma uzanıp bir sigara yaktım ve fark ettim ki küllüğü yanıma almayı unutmuşum, o kadar üşendim ki kalkıp almaya, sigarayı söndürüp attım. Onu severken de beyleydi, gitmek istediğinde ağzımdan tek söz dahi çıkmadı. Kalması için hiç çaba göstermedim, hatta kapısını bile ben açtım, “Peki git, ama sakın her ne olursa olsun geri dönmeyi düşünme. Bu kapı ve bu kalp bir daha asla açılmayacak sana!” diyemedim ! Sorun ne biliyor musun.? Bunları düşünürken bile kalmasını istedim. Ama gurur işte, kahrolası erkeklik gururu! Eğdi başını ömrüm ve küçük adımlarla ilerlemeye başladı. O boş sokakta hiç ses yoktu! İkimiz de susuyorduk, ayak sesleri yüreğime küfreder gibiydi. Gidiyordu, yapabileceğim bir şey yoktu. Son adımı atarken, bir an dönüp yüzüme bakacak gibi oldu ve sırt çevirdim. Sorun ne biliyor musun? Yüzüne bakmayı, gözlerinin rengine son kez hapsolmayı deli gibi isterdim... O kadar çok doluydum ki, tuvalete gidip aynadaki yüzüme sövmeye başladım, en çok da gururuma. Gideli sadece birkaç dakika olmuştu. Bu kadar kısa süre içinde böyle acı çekiyorsam, bu kadar çok canım yanıyorsa eğer, onsuz geçireceğim geceleri, günleri, haftaları, ayları, hatta yılları düşünmek küçük bir çocuk gibi çok korkuttu beni! Sonra göz aralığından izledim gidişini, hâlâ küçük adımlarla ilerliyordu ömür! Hâlâ ardına bakacak gibiydi ruhum! “Aşk bir yerde ayrılığın habercisi değil miydi.? Aşkların ayrılığa mahkûm olmayacağı gibi bir şart da yoktu ki! Ama böyle bilmemeliydi, , giderken dudaklarını ıslatmalıydım, giderken öyle sıkı sarılmalıydım ki kalp atışlarını hissetmeliydim! Belki de hu kadar çok acı çekmezdim. Kim bilir belki de gün gelir kalbı pişmanlıklara tutsak olurdu ve dönebilirdi. Oysa şimdi asla dönmeyecek! Döneceği varsa da yüreğine söz geçirip onu sevmediğim düşüncesine kapılarak ayaklarının geri adım atmasına engel olacak. Kendi ellerimle kuyumu kazdım farkındayım, ayrılık aşkı öldürmezdi asla. Ayrılık bazen daha çok sevdırebilirdi hatta. Son kez söylediğim sözler, giderken sırtımı dönmem, bir hoşça kalı çok görmem benim en büyük cezam! Kimse bilerek can yakmayı istemez, sadece bazıları yaşadıklarını ve yaşayacaklarını gerçekten hak eder tıpkı benım gibi! Ama çektiğim acı gibi gerçek bir şey de var. O da ayrılığa, acılara, aramıza sığdırdığı mesafelere rağmen, onu hâlâ seviyor olmam. Hâlâ ilk günkü gibi, hâlâ saf, hâlâ gökyüzüne sığamayacak kadar çok! Ve dün gece beni sosyal medya hesaplarından engellediğinide gördüm başka bir arkadaşının hesabından baktım sevgilisiyle el ele fotoğraf atmışlar şimdi anladım ki sevmiyor artık yazdıklarım hep boşaymış
1 Gel dedin de "dı pörsın yu hev kold,ken nat yu viç et dı muumınt, piliiz tıray egeyn leytır" mı dedik...
4 Tamam kabul başında eşarbın üzerinde boy palton tesettürün tamdı.
Peki okuduğun o kitapda bu kalbe zülüm etmekde yazıyomu sevgili. ;-) kızların bu sözü biraz anlamaları lazım