Gerçekten beni bırakıp gitmek mi istiyorsun ?
Yazdığınız mesajlara yorum veya beğeni geldiğinde bildirim almak istiyorsanız ya da diğer kullanıcılarla özel mesajlaşabilmek için lütfen Kayıt olun.
Yeni Instagram hesabımız @bingolitirafcom
12 ( BÖLÜM 4 ) SON ......
18 postit.
İneceğim yere daha çok var mı ?
Bunu sormamın bir amacı yoktu İneceğim yere sadece iki durak kaldığını biliyordum. Onunla olayımıza bir kaç kelime daha eklemek için yazılmış öylesine bir soru sadece..
Sekizinci harika Postiti aldı..
* Bu durakta ineceksin, yazdı ve bana gösterdi.
Sahi sekizinci harikanın nasıl bir sesi vardı, ince?, kalın, Nutellanın ilk, sigaranın son nefesi gibi?
Hiç bir fikrim yoktu..
Otobüs durağa yanaşırken ayağa kalktım ve harikanın geçmem için sola kıvırdığı dizlerinin önünden koridora ayak bastım.
Şoförün kapıyı açmasını bekledim, kapı açılır açılmaz ona döndüm..
ve,
sesimle, "Yardımın için teşekkür ederim” dedim..
Harikanın kahverengi gözleri ağaca kuyruğundan
asılmış habeş maymunu gibi ters döndü. Bir anlık kapalı algı kanunlarına esasen..
-Rica ederim dedi..
Gülümsedim..
Hızlıca “Son postit'in arkasına bak” dedim..
5 dakika sonra, otobüsten iner inmez aradı.
Ciddiyetle “efendim” dedim, gülerek..
Muhteşemsin, dedi..
Bir de, nişanlıymış, konuşmanın sonlarına doğru söyledi.
ö.s.ö (The meaning Of Life28♡...)
9 ( BÖLÜM 3 )...
onbeşinci postit'e kadar her şey yolundaydı. İlişkimiz anlam kazanmaya başladığı sırada otobüse binen yaşlı bir kadın orta kapıya doğru ilerlemeye başlamıştı, sekizinci harikanın kendisine doğru adım adım yaklaşan tehlikeye yer vereceğinden hiç şüphem yoktu. Ben ilişkimizin böyle yarıda kalacağı endişesi ile dilsiz sağır bir gerginlik yaşıyor, içimden “Hay ******* , ne işi var bu yaşta kadının belediye otobüsünde diyordum, otursana evinde torunlarını sevsene, fındık yesene, çorap örsene” diyordum.
O anda bir mucize gerçekleşti ve kendisiyle hemen hemen aynı yaşlarda bir amca kalkarak yaşlı teyzeye yer verdi. Belli ki amca teyzeye iş atıyordu, heyecan doruktaydı. Yaşkı teyzenin göğsünün altına kadar çektiği fistan eteği amcanın gözünü alıyor, yaşlı teyze de bu durumu kayıtsız kalmayarak yaşlı amcaya başını sallayarak teşekkür ediyordu.
16. postit..
-Adın ne?
-Sekizinci harika: Ece..
17.postit;
- Biliyor musun, adım naile deseydin bile çok güzel bir adın olduğunu düşünecektim. Çünkü isimleri güzel yapan onları taşıyan kişilerdir. Ama ece gerçekten güzel.
- Sekizinci harikanın adı “Ece"idi.
Ece, otobüste başlayan ilişkimizi bir adım daha ileri götürerek K... -T...dolmuşunda da sürdürelim diye sormak geçti içimden, daha sonra eceyle ilişkimiziniz sonraki adımının K...-E... vapurunun kıç tarafı olması gerektiğini düşündüm .Bu yüzden sorumu erteledim .
Fakirhane bir yerde yaşadığımız dönemlerde annemin sürekli kazak ören Naile isminde bir arkadaşı vardi. Kadın tek seferde omuzunda 20 litrelik su bidonunu yaşıyabiliyordu. O yaşıma kadar hayatımda onun kadar çirkin bir kadın görmemiştim. ( Bir defa babaannemi köydeki evde duş alırken görmüştüm, ondan bile daha çirkindi.) Naile teyze muhtemelen ölmüştür,ölünce naile teyzenin kişisel tarihi güzellik kazanmıştır belki.
15 yaşında öğrenmiştim. Bir cenazenin kalabalığı kişinin yaşarken ne kadar sevildiğinin göstergesidir.Sonra bir şey daha öğrendim, cenaze pazar günleri ve yağmurlu havada olunca ilk öğrendiğim anlamını yitiriyordu...
12 ( BÖLÜM 2 )...
İkinci postit'e.
- Peki, Ne kadar sürer yazdım.
harika bir adım daha atarak postiti ve kalemi elimden alarak kağıda "45 dk” yazdı.
sekizinci harika ile ilişkimizin sese dayalı olduğu söylenemezdi ama bilirsiniz, ilişkinin başlarında çiftler pek konuşmaz. Açıkçası onunla sürekli omuz teması halinde kalabilmek için sonsuza kadar dilsiz takliti yapabilirdim. abarttığımı düşünebilirsiniz ama ben piyasadaki çok adamın harika ile yan yana durabilmek için evcil hayvan numarasına girişebileceğinden de emindim.
postit 3.
-Gideceğim yerin Merkezine ineceğim, geldiğimizde haberdar edebilir misiniz?
sekizinci harika her postitte biraz daha fazla harf kullanmaya başlamıştı. Ben, aynı kalemin git gel yapmaması için poşetten bir kalem daha alıp ona verdim.İlişkimiz git gide olgunlaşıyordu ben her gecen dakika daha da dilsiz sağır oluyordum.
Harika, 3.postite daha da özverili ve beni benimsemiş biçimde “evet” yazdı.Harika bu seferki evet'i daha bi içten yazmıştı sanki. Ben pek yüz vermiyordum, ilk defa bir kadın bana otobüste asılıyordu ve ağırdan almalıydım.
Yol boyunca onsekiz postit kullandık.
4-5-6-7.postitlerde neredeyse tanışmıştık. Bir ara neredeyse sesli yanıt vererek her şeyi batıracaktım.
sekiz ve dokuzuncu postitlerde nerde oturduğunu, bir hukuk bürosunda çalıştığını ve K...-B... otobüsünde yolcu olmak konusunda master yaptığını öğrendim...
8 SİZLERE Dünyanın sekizinci harikasını anlatacağım lütfen sessiz olur musunuz ?
( BÖLÜM 1 ) ... Günlerden cumartesi, bir mekanda oturan bir kaç arkadaşla akşamdan kalmayız. Binanın çelik kapısını çekip çıktım. Yağmur çiselemeye başlamıştı. Üzerimde bir t-shirt'ten başka bir şey yoktu. Daha önce de belirttiğim gibi benim gibi adamlar yağmur durduğunda nasıl taşıyacaklarını bilmedikleri için şemsiye taşımazlar, Islanmayı yeğlerler.otobüs durağında beklerken daha vakit olduğunu görüp yolun karşısındaki seyhan müzik isimli kitapçıdan bozma, zamanla züccaciyeye evrilmiş dükkana giriyorum. Rafların arasında Kazım Baran Yılmaz'ın kırık bej'ini bulamayıp kapıya yöneldiğim sırada şık giyimli dükkan sahibesinin oturduğu kasanın hemen önünde duran limon yeşili postitler dikkatimi çekiyor. Bir kaç tane de renkli kalem alıp hızla yolun karşısındaki durağa geçiyorum.
Orta kapının arkasındaki ikili koltuğun koridar tarafında dizlerimi neredeyse birleştirmiş oturuyorum. Yanımda oturan kırklı yaşların başındaki adamın hacmi ortalama bir kutup ayısı ile aynı. Adamın indiği durakta hikayenin koridor tarafına güneş açmaya başlıyor. Ben hala ıslağım.
Adama inmesi için izin verdikten hemen sonra cam kenarına geçtim, biri gelip koridor tarafına oturdu. Hikaye yüzümü çevirdiğim anda başladı.
Üzerinde, diz ve muhtelif bir kaç noktasından daha yırtık kot. Nar çiçeği renginde ince yazlık bir bluz. Saçları siyah ve uzun ve ayakkabısı. Tam olarak ne zamandır kadınların ayakkabısına göre karakter analizi yapıyordum bilmiyordum ama ayağına converse giyse bile yine de çekici görünürdü.
Sekizinci harika hemen yanımda oturuyprdu, virajlarda birbirine değen omuzlarımızdan başka bir iletişimimiz yoktu.
Olması gerektiğinde akla gelmeyen her fikir, gerçekleşmesi gerektiğinde asla olmayan herhangi bir mucize gibi onunla konuşmam mümkün değildi.
Bir erkek elinde küçük bir poşetle otobüste son derece komik durumdadır. Bunu iyi bilirsiniz, poşeti saklayarak “taşıyıcı” görünümünden çıkmak istersiniz. Ben dizlerimin ortasında birleştirdiğim ellerimin arasına aldığım poşetin avuç içlerimi terletmesine hayretle tanık oluyor, plastik malzeme ile aramda olası bir etkileşim olduğunu düşünmeye başlamıştım.
Bir şey denemeye karar verdim, sadece denemek. Delice ama en azından denemiş olacaktım.
Poşetin içindeki postiti sol elime aldım, en üsttekü sayfaya.
-Bu falan yer otobüsü, değil mi yazdım ve sekizinci harikaya gösterdim. Harika ne tür bir şeye bulaştığının farkında olmadan, başını yukarı aşağı sallayarak “evet"dedi.
Evet yapmıştım, harika ile tanışabilmek için sağır dilsiz numarası yapıyordum ve iyi bir başlangıç yaptığmda net bir şekilde görülüyordu....
3
Öper dudağında izi değil, kan kalır..
Sarılır sana göğsünde kırık, kaburganda yara kalır.. Seversin, içinde söyleyemediklerin kalır..
Susarsın dilin incinir aklında harfler kalır..
Bir şarkıdır dinlersin, sonuNa denk gelirsin yarım kalır.. Merhaba demek istersin, olmaz;sesin eksik kalır.. Bir fotoğrafı denk gelir, o an'a gidersin senden arda küskün bir ceset kalır.
Kokusunu taşıyan bir şey çıkar karşına, gözlerin dolar ağlayamazsın kirpiğinde kalır.
Saçından bir kaç tel bulursun, darağacına ip olur, boynun havada kalır.
Gün olur haberi gelir, yutkunamazsın, adı boğazında kalır.. Bir yerde çıkar karşına selam diyemezsin, gözün gördüğün yerde kalır.
Sesi gelir olmadık bir yerde,ince, tiz..
duyamadıkların yalnız kalır.. Korku olur, uykunda kalır.. Endişe olur, kalbin atmaz hava biter nefesin kalır.. Yol “gitmek gerek” der kaldığından, çıkarsın ayakların gitmez gururun yarım kalır..
Bir başkasında ararsın onda kaybettiğin mutluluğu elin elde, fikrin onda kalır.. Üzülmek fayda etmez,derler..Kim ne derse desin, işitilmez, teselliler lafta kalır.. İçersin elin telefona gider, cesaret edemezsin sarhoşluğun masada kalır..
Gözlerini açarsın sabaha bir “günaydın” hayalde kalır.. Dik durmak istersin, dizlerin titrer “dayanacağım” diretmelerin utanır kalır..
Kalır, ardında bir yerlerde senden geriye kalmamışken hiç bir şey…
Ve sevmişse yürek gerçekten..
biri gider, diğeri “BİR ÖMÜR” eksik kalır..
Yaşarken “ömrümsün sen” denmişse eğer..”
ö.s.ö (The meaning of life28...♡)
10 O kadar sevmişim ulan ölmüşüm, cadde cadde şimdi açıp baksınlar!
Gözlerinin rengini almamışsa kalbim,
bu şehri terk ederim..
ö.s.ö (The meaning of life28...♡)
10 Dört buçuk milyar yaşındaki dünyada biz seninle aynı tarih ve saatleri paylaşıyoruz. Ortalama insan ömrünün altmış yıl olduğunu düşünürsek, seninle aynı yüzyıl içinde ömürlerimizi tüketiyor uz. İçinde 193 ülke olan dünyada, 193’te bir olan ihtimal gerçekleşti ve aynı ülkede doğduk. İçinde 2.469.501 şehir varken, 2.469.501’te 1 ihtimal gerçekleşti ve aynı şehirde doğduk. Dünya tarihi boyunca yüz sekiz milyar insan yaşadı ve biz bu büyük rakam içinde aynı elli yıl içinde genciz. Şu an yaşamakta olan yedi buçuk milyar insan arasında seninle tanıştık. El ele tutuştuk, öpüştük. Bütün bunlara tesadüf deyip tesadüflerin ikimizin bir arada oluşunu emrettiği gerçeği ile hayatımızın geri kalanını birlikte geçirebiliriz. Bunun yanında dünya ve tarih bizim birbirimizle tanışmamız ve sevgili olmamız için müthiş çaba harcadı. Bunu görmezden gelmeyi aklından geçirme. Aşk senin ve benim birlikteliğimizin süsüdür, aile boyutundaki gerçekleri zaman içinde yaşayacak ve bizim için yaptıkları için tesadüflere teşekkür edeceğiz.
Şimdi lütfen eline bir harita ve tarih kitabı al, haritada hayatımızın geri kalanını geçireceğimiz yeri seç, ve tarihte de yazılacağımız sayfanın başlığını yaz.
Söylüyorum..;
“Seni seviyorum..”
ö.s.ö (The meaning of life28....♡)
11 Yüzün, yüzünü özledim. Bütün dişlerini ortaya seren o a.ptal sırıtmanı özledim. Bütün b.oktan huylarını, inadını. Banyodaki aynanın önünde ısrarla unuttuğun, saçlarının kopup kaldığı tarağını bile özledim. Biliyor musun, özlemek insanı yalnızlaştırıyor. Eksikliği göze batırıyor, insanı b.oka yatırıyor. Düşün ki, telefonu açtığında "efendim" deyişini özledim, öl dersem, ölecekmişsin gibi..Emredin, sizi sonsuza kadar seveyim efendim. Beni anlayacağını bilsem, ses tellerimde saçlarını kuruturdum. Beni sevdiğini bilsem, kendimi tarihi geçmiş eski bir gazete gibi ayaklarının altına sererdim. Ama olmuyor biliyor musun, seni suçlayamıyorum. Eşit mesafede, aynı oranda "aynısı kadar"sevmek diye bir şey yok. Neyse, özlüyorduk değil mi en son.Kelimenin sonuna geçmiş zaman eki eklemeye lüzum görmüyorum artık. daimi bir şimdiki zaman ekinin ruj yapıp sürüyorum dudağına. Seni özlüyorum, beni dudağına sür.
Dudağını özledim..
ö.s.ö (The meaning of life28...♡)
11 İsmi seninkiyle aynı bir kaç kişiyle tanıştım.
hiç birine,
"memnun oldum"..
diyemedim..
ö.s.ö (The meaning of life28...♡)
10 Yani böyle tuhaf bi'şey işte, açıklayamıyorum.Adının geldiği bütün anlamları içimde tek tek yaşıyorum. Hani bazen bir bir şey diyecek olursun, elin ayağın birbirine dolanır ağzın kurur söyleyemezsin ya, öyle oluyorum. Şimdi karşımda durup sana söylemek istediğim her şeyi dinlemeye başlasan ben sana havaların mevsim normallerinin altında oluşundan,bira ile fıstığın ilişkisinden filan bahsederim. Nasıl diyeyim, canım seninle 1 mayıs kutlama istiyor, istiyorum ki polis gelsin gözümüze biber gazı sıksın, gözümüz dünyayı germesin. Otobüsteki boş kalan tek koltukta sen otur ben hemen yanında dikileyim.İçelim bi' cumartesi saçmalayıp denize atlayalım. iki duble içtim iyice saçmaladım yine, şarkı da bitti zaten. Ben bir ayna bulup sana biraz bakacağım. Sen de lütfen kendine iyi bak, gördüğün her şey bana ait..
ö.s.ö (The meaning of life28...♡)